Bir sofra yalnızca yemek için kurulmaz. O, dostluk için serilir; hikâye için, dua için, paylaşmak için…
Anadolu’da misafirliğin anlamı derindir. Kapılar kendiliğinden açılır, tabaklar artar, ekmek bölünür, çay koyulur. Ve sofralar — sadece beslenmek için değil; birlikte var olmak için kurulur. Perveran’ın sofra koleksiyonları işte bu ruhla tasarlanır: geçmişin sofrası bugünün masasında tekrar can bulur.
Anadolu’da misafir, Tanrı misafiridir. Bu, sadece bir söz değil; bir davranış biçimidir.
Sofra başında geçen sohbet, Anadolu’da her zaman en derin bağların kurulduğu yerdir.
Bir Anadolu sofrasında dikkat çeken şey bolluk değil; özendir. Ve bu özen, sadece yemekte değil, sofranın tüm detaylarında kendini gösterir:
Perveran bu gelenekleri çağdaş bir anlayışla yeniden yorumlayarak sofraya kültürel bir estetik katar.
Günümüzde hızla tüketilen yemeklerin karşısında, Anadolu sofrası yavaşlık ve anlamı temsil eder:
Perveran’ın "sofra" tasarımları bu yaşam biçiminin fiziksel uzantısıdır — zamana, emeğe ve birlikte olmaya çağrıdır.
Perveran’ın kadın kooperatifleriyle ürettiği sofra ürünleri, misafirlik kültürünü sürdürülebilir üretimle birleştirir:
Bu sayede misafirlik kültürü yalnızca yaşatılmaz, üretimle büyütülür.
Anadolu’da bir sofra kurulur… Ama sadece tabak değil; bağ kurulur. Sadece yemek değil; hatıra sunulur.
Perveran olarak biz, bu sofralara bir estetik değil; bir devamlılık sunuyoruz. Her ürünümüzle o kadim geleneği bugünün masalarına taşıyoruz. Çünkü biliyoruz: Sofra, paylaştıkça çoğalır.