Bir dokuma, sadece bir kumaş değildir. O, geçmişin sesi,
emeğin izi, zamanın kendisidir.
Anadolu’nun dokuma kültürü binlerce yıl öncesine dayanır.
Her iplik, her motif, her ilmek; bir yaşam tarzının, bir belleğin
taşıyıcısıdır.
Perveran olarak biz, bu geleneksel bilgiyi çağdaş tasarım diliyle
buluştururken, dokumayı yalnızca bir yüzey değil, bir zaman ve hikâye
katmanı olarak görürüz.
🧵 Anadolu’nun Tezgâhlarında
Zaman Nasıl İşler?
- Dokuma, Anadolu’da sadece giyinmek ya
da örtünmek için değil, nesilden nesile aktarılan bir anlatı
biçimi olarak görülür.
- Evlerde kurulan tezgâhlarda
anneler, kızlarına motiflerle konuşur, renklerle nasihat eder.
- “Kırmızı” gençliği, “mavi” sabrı,
“beyaz” temizliği simgeler.
- Her halı, kilim ya da bezin
içinde bir anı, niyet ve hafıza yer alır.
Dokuma, bu yüzden sadece görünen değil; hissedilen
ve yaşatılan bir kültürdür.
📜 Tezgâhın Tarihi: Yün,
Pamuk ve Sessizce Çalışan Eller
Anadolu’da:
- Hititlerden Osmanlı’ya uzanan bir
dokuma zinciri bulunur
- Buldan, Denizli, Tokat, Gaziantep
gibi merkezlerde özel tezgâh türleri gelişmiştir
- İlmek sayısı, zanaatkârın sabrını, ustalığını
gösterir
- Her yöreye özgü desenler, yerel
kimliği kumaşta görünür kılar
Perveran bu tarihi sadece bir ilham olarak değil, bir
kaynak ve sorumluluk olarak görür.
👩🎨 Kadınların Tezgâhında
Kimlik Dokunur
- Anadolu’da dokuma, genellikle
kadın emeğiyle sürdürülür
- Bir çeyiz için yıllarca dokunan
bezler
- Gelinlik kumaşına gizlenen
“helallik”
- Tığ işi, iğne oyası, tel kırma
gibi el sanatlarıyla zenginleştirilen dokular
Bugün kadın kooperatifleri aracılığıyla yeniden üretime
kazandırılan bu teknikler, Perveran’ın üretiminde sadece geçmişi temsil
etmez; geleceği kurar.
🧣 Perveran’da Dokuma Ne
Anlatır?
Perveran için dokuma:
- Kumaştan ibaret değil, zamanın
içinden geçen bir hatıradır
- Objelerin sessizliğinde dahi bir
hikâye anlatır
- Geleneksel teknikleri çağdaş
formlarla buluşturur
- Üretimde yavaşlık, sabır ve
sürdürülebilirlik taşır
- Kolektif üretimin, kadın emeğinin
ve yerelliğin sesidir
Tezgâh, Zamanın
Nabzıdır
Tezgâhta geçen her saat, zamana karşı bir duruş, unutulana
karşı bir direniştir.
Perveran olarak biz, bu tezgâhlarda yaşayan tarihi ürünlerimize taşırken, bir
kumaş değil; bir hafıza üretmiş oluyoruz.
Çünkü inanıyoruz:
Dokuma, kültürün elle tutulur halidir.
Ve o tezgâhlarda sadece iplik değil; zaman da çözülür.