Deniz tuzuyla yoğrulmuş otlar, rüzgârla serinleyen zeytinlikler ve yavaş yenen sofralar...
Ege, sadece bir coğrafya değil; yaşama biçimidir. Yemek burada aceleyle değil, aşkla hazırlanır. Sofralar sadece doyurmaz, anı saklar, bağ kurar, yavaşlatır. Perveran olarak biz, Ege sofralarının bu sade ama derin anlamından ilham alıyoruz.
Ege'de sofra:
Bu ritüelvari sadelik, Perveran’ın sofra koleksiyonlarının da temel ilkesidir: az, öz, anlamlı.
Ege'nin sofrası göze değil; ruha hitap eder.
Perveran’ın sofra ürünleri, bu dinginlikten beslenir. Her obje bir zanaatkârın eliyle, doğaya uyumla şekillenir.
Ege’nin sofralarında kadın eli, sessiz ama güçlüdür:
Perveran’ın kadın kooperatifleriyle Ege'de ürettiği peçeteler, örtüler ve servis ürünleri, bu mirası bugünün masalarına taşıyor.
Ege'nin mirası sadece tariflerde değil; sofranın ruhunda yaşar. Perveran sofraları bu yüzden:
Her ürün, Ege’nin havasını, suyunu, kadının emeğini, doğanın sadeliğini sofranıza getirir.
Perveran için Ege sadece bir bölge değil, tasarım anlayışıdır. Bir masaya oturup yavaşça bir zeytin çekirdeği kenara bırakmak, soğuk bir tabaktan iki kişi kaşık sallamak, sohbetin ortasında susup denize bakmak...
İşte biz, bu anları üretmeye çalışıyoruz. Çünkü inanıyoruz: Sadelik lükstür. Sessizlik zarafettir. Ve Ege, bunun ilhamıdır.