Tatlı ikram edilmez; sunulur. Şerbet, sadece içecek değil; bir dilek, bir duadır.
Anadolu’da her tatlı başlangıcın, her özel anın yanında bir bardak şerbet vardır. Doğumdan düğüne, bayramdan yas evine kadar şerbet, hayatın her haline eşlik eder. Perveran olarak biz, şerbetin taşıdığı bu kültürel derinliği sadece içerikte değil, sunumda, estetikte ve malzemede de yaşatmayı önemsiyoruz.
Şerbet, meyve, çiçek, baharat ve şekerin suyla kaynatılıp soğutulmasıyla hazırlanan geleneksel bir içecektir. Osmanlı mutfağında hem sarayda hem halk sofralarında içilir; ferahlatıcı, iyileştirici ve simgesel anlamlarıyla öne çıkar.
En bilinen şerbet türleri:
Şerbet, Anadolu'da bir içecekten çok daha fazlasıdır:
Her yudum, bir duaya denk gelir. İçilirken sadece tat alınmaz, niyet edilir.
Perveran için şerbet, tasarımın da konusudur. Sunum kadar hissiyat da önemlidir:
Her sunum bir sahne, her obje bir eşlikçidir. Bizce şerbet, hem tat hem zarafettir.
Her ikram, bir verme eylemi değil, bir paylaşma ritüelidir. Şerbet de bu paylaşımın en şık, en sessiz anlatımıdır:
Perveran bu yüzden şerbeti sadece geçmişte kalan bir gelenek değil, bugün de yaşanabilir bir duygu taşıyıcısı olarak görür.
Bir sofrayı unutulmaz yapan sadece ne yendiği değil, nasıl hissedildiğidir. Şerbet, sofraya tatlı bir zarafet, duruş ve anlam katar. Perveran tasarımlarıyla bu sofralarda yer alan her obje, o anın hatırasına tanıklık eder. Çünkü biz inanıyoruz:
Şerbet, bir duadır. Tatlılıkla sunulur, hafızada kalır.