(Anadolu’nun zarif zanaatlerinden biri, ustalık, zaman ve Perveran’ın ilhamı)
Bazı işler el ister, bazı işler göz… Ama telkarî gibi bazı işler hem elin sabrını, hem gözün inceliğini, hem de ruhun sessizliğini gerektirir. Gümüş telin iğneyle dokunur gibi işlendiği telkarî sanatı, Anadolu zanaatkârlığının en rafine örneklerinden biridir.
Bu yazıda, telkarî’nin tarihine, tekniklerine ve kültürel anlamına; aynı zamanda Perveran’ın bu zarafetten nasıl ilham aldığına yakından bakıyoruz.
Telkarî, ince gümüş tellerin elle kıvrılarak, örülerek veya lehimlenerek oluşturulduğu bir süsleme sanatıdır.
Telkarî, sadece bir takı sanatı değil; ince işçiliğin, kültürel zarafetin ve sabrın temsilidir.
Telkarî süreci baştan sona tamamen el emeğidir:
Her telkarî parça, usta bir zanaatkârın saatler, hatta günler süren emeğidir.
Telkarî takılar, geçmişte:
Ayrıca telkarî, sadece kadın takısı değil; tespih ucu, saat zinciri, kemer tokası gibi birçok erkek aksesuarında da kullanılmıştır.
Bu sanat, gümüş üzerinden aktarılan bir sessiz anlatıdır.
Perveran, telkarîyi bir takı olarak değil; bir tasarım dili, bir düşünme biçimi olarak okur.
Bazı Perveran objeleri (metal detaylar, dikiş motifleri, baskı desenleri), doğrudan telkarî dokusundan esinlenir. Çünkü bu sanat, sadece geçmişi değil, zamansız estetiği taşır.
Telkarî, hızla üretilen değil; zamanla olgunlaşan bir sanattır. Her motif, her kıvrım, bir usta eliyle yazılmış küçük bir hikâyedir. Perveran, bu hikâyeleri bugüne taşırken, gelenekle tasarımı buluşturan zarif bir köprü kurar.