(Bir örtü değil, bir hafıza parçası… Kadın emeği, incelik ve Perveran’ın ilhamı)
Bazı işler gözle görülmez ama hisle anlaşılır. Telkırma, işte böyle bir zanaattır. İncecik sim tellerin kumaş üstüne iğneyle geçirilip kırılarak işlenmesiyle doğar. Işıkla oynar, sabırla parlar. Anadolu’da kadınların sessiz ama güçlü ellerinden çıkmış, kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.
Perveran için telkırma sadece süs değil; ışığın, emeğin ve zamansızlığın birleştiği bir anlatı biçimidir. Bu yazıda, telkırma sanatının tarihini, kültürel anlamını ve bugünkü yansımasını keşfediyoruz.
Telkırma; genellikle siyah atlas, kadife ya da ipek kumaş üzerine, sim tel (gümüş ya da altın renkli) kullanılarak işlenen geleneksel bir işleme tekniğidir.
Bu teknik, ışıltısını gösterişli olmaktan değil; sadelikteki zarafetinden alır.
Her telkırma motif, kadının dilini, geçmişini ve umutlarını kumaşa işlerdi. Çünkü bu sanat, sessizce konuşan bir üretim biçimidir.
gibi nedenlerle telkırma da birçok geleneksel zanaat gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Oysa telkırma yalnızca bir süs değil; kadınların görünmeyen emeğinin, hafızasının ve estetik sezgisinin ifadesidir.
Perveran, telkırma sanatını yalnızca korumayı değil, yeniden yorumlamayı hedefler:
Burada mesele, yalnızca geçmişe sadakat değil; hafızayı bugüne taşıyan çağdaş bir duyarlılık yaratmaktır.
Telkırma, inceliğin ve sabrın zanaat hâlini almış biçimidir. Her tel, bir kadının zamanına, duygusuna, belleğine işlenmiş küçük bir ışıktır. Perveran ise bu ışığı bugünün objelerine, sofralarına ve hayatına yansıtır.