(Ayağı örten değil, bir yolu, bir yaşamı anlatan zanaat ürünü)
Bir zamanlar Anadolu’nun hemen her evinde, her sokakta rastlanırdı yemenilere. Sessiz ama sağlam adımlarla günlük yaşamın ayrılmaz parçasıydı. Deriden, elde, tek tek dikilirdi. Zanaatkârın sabrı, ustalığı ve bilgeliği tabanda birikirdi.
Bugün yeniden hatırlanıyor yemeni. Çünkü bu sade ayakkabı, sadece nostaljik bir obje değil; zamansız bir kültür taşıyıcısı, sürdürülebilir üretimin erken örneği. Bu yazıda, yemeninin tarihini, kültürel anlamını ve Perveran’ın neden bu ayakkabıyı bir ilham nesnesi olarak gördüğünü inceliyoruz.
Yemeni; tabanı köseleden, üstü hakiki deriden yapılan, el yapımı, dikişli geleneksel bir Anadolu ayakkabısıdır.
Yemeniler çoğu zaman doğal boyalarla renklendirilir, keten iplikle dikilir. Sessizce ama sağlamca eşlik eder adımlarımıza.
Yemenicilik, Anadolu’da hem erkek hem kadın ustalar tarafından sürdürülmüş köklü bir zanaattır.
Usta için önemli olan sadece dayanıklılık değil, ayağa yakışan saygın bir form üretmektir.
Yemeninin içindeki isim damgaları, çoğu zaman sadece bir marka değil; bir ustalık imzası, bir soyun ve geleneğin devamıydı.
Perveran için yemeni, yalnızca bir ayakkabı değil:
Bugünün hızlı tüketim dünyasında yemeni; hem karşı duruş, hem de bir hatırlama pratiği sunar. Perveran’ın bazı detaylarında, bu üretim anlayışının izi görünür: → Dikiş izlerinde, deri kullanımında, zamanla güzelleşen yüzeylerde…
Yemeni, zamana karşı yürüyen bir üretim biçimidir. Her adımında bir yaşam biçimi, bir sadelik anlayışı ve bir kültür taşır. Perveran için yemeni, giyilen değil; taşınan bir hikâyedir.