Kapadokya’da zaman sadece geçmez; şekil alır. Güneş, bu topraklarda farklı doğar, gölgeler farklı uzar, sofralar başka bir ritüelle kurulur. Kapadokya’da bir gün geçirmek, sadece gezmek değil; anı hissetmek, doğayla temas kurmak, insanla yavaş bir ritimde buluşmak demektir.
Bu yazıda, gün doğumundan başlayarak bir Kapadokya gününün dokusunu anlatıyoruz — hem Perveran’ın ilham aldığı anlarla hem de bu coğrafyanın sade zenginliğiyle.
Kapadokya’da sabah, gökyüzünde sessizce yükselen sıcak hava balonlarıyla başlar. Avanos, Göreme ve Uçhisar çevresinde güneşin ilk ışıklarıyla yükselen balonlar, vadilerin üzerinde süzülürken izleyenlere hem görsel hem duygusal bir şölen sunar.
Bu an, sadece bir manzara değil; doğayla kurulan bir ritüel gibidir. Perveran’ın estetik anlayışı da bu anın yalın ve şiirsel halinden beslenir: Sessizlik, renk, hafiflik.
Sabah saatlerinde Kapadokya sokakları taş duvarlı evlerin gölgesinde serin, yavaş ve davetkârdır. Yerel üreticilerin çalıştığı seramik atölyeleri, halı tezgâhları ve taş ustalarının sessiz işleri, gezenlere sadece ürün değil, bir emek hikâyesisunar.
Avanos’ta çark başında bir usta, kırmızı toprağı yoğururken aslında zamanla konuşur. Ürgüp’te küçük bir dükkânda yıllardır işlenen bir oyma desen, nesillerin ortak hatırasıdır. Bu üretim dili, Perveran'ın zanaatkârlarla olan ilişkisine de ışık tutar.
Öğleden sonra ışık yumuşar, taşların rengi kızarır. Gül Vadisi’nde ya da Aşk Vadisi’nde yürüyüşe çıkmak, doğayla temas kurmak değil, onunla aynı ritimde yürümeyi öğrenmektir.
Bu saatlerde Kapadokya susar. Gürültüsüzlük, mekânın kendisidir. Bu sessizlik, Perveran’ın nesnelerinde hissedilen duruluğun da kaynağıdır.
Kapadokya’da akşam, bir sofranın etrafında toplanmakla başlar. Bahçede taş fırında pişen ekmek, toprak testide soğutulmuş su, el yapımı tabaklarda sunulan sade yemekler... Sofra burada sadece beslenme değil, birbirine zaman ayırma eylemidir.
Perveran sofra koleksiyonlarının her bir parçası, bu kültürel kodlara dokunur. Çünkü burada kullanılan her obje, yaşamın bir parçasıdır; özenle seçilmiş, yavaş üretilmiş ve birlikte yaşanacak anlar için tasarlanmıştır.
...doğayla başlar, emekle şekillenir, sessizlikle derinleşir, sofrayla tamamlanır. Ve bu ritim, Perveran’ın estetik dünyasında nesnelere dönüşür. Yavaş, sessiz ve anlamlı.